Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar....
28 Ağustos 2014 Perşembe
Necip Fazıl Kısakürek - 'Kaldırımlar ' şiiri...
AHMET KUTSİ TECER -NERDESİN
NERDESİN
Geceleyin bir ses böler uykumu, İçim ürpermeyle dolar:-Nerdesin? Arıyorum yıllar var ki ben onu, Âşıkıyım beni çağıran bu sesin. Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgârlara karışır gider. Gün olur peşimden yürür beraber, Ansızın haykırır bana:-Nerdesin? Bütün sevgileri atıp içimden, Varlığımı yalnız ona verdim ben. Elverir ki bir gün bana, derinden, Ta derinden, bir gün bana "Gel" desin.Ahmet Kutsi TECER
26 Ağustos 2014 Salı
Nurullah Ataç ‘in güzel bir denemesi ...
Doğru ile Yalan
Her doğruyu söylemeye gelmezmiş,
birtakım doğruları yaymamak, çokluktan, kamudan gizlemek gerekmiş... Peki
ama, bir doğruyu söylemek, gizlemek, yayılmasını önlemeye çalışmak o doğrunun
yerinde duran yalanı sürdürmek demektir. Yalanın yalan olduğunu bilerek
sürmesine bırakmaya hakkınız var mıdır?... Bu yalanlar kutsalmış, onlara
dokunmaya gelmezmiş... Bir şeyin yalan olduğunu anladık mı kutsallığına
inanmıyoruz demektir; bunun için "kutsal yalan" sözü bir şeyin hem
köşeli hem de yuvarlak, hem katı hem de biçimsiz olduğunu söylemek gibi bir
saçmadır. Ama duygularını birer düşünce saymaktan çekinmeyenler böyle
saçmalarla kolayca bağdaşabiliyor.
Birtakım doğruların gizlenmesi gerektiğini ileri sürmek eski kibarlık,
asillik (aristocratie) -aristokrat- düşüncenin bir kalıntısıdır. Bir yanda
büyükler, kibarlar, damarlarında mavi kan akanlar var, onlar doğruları
bilirler, onların bilmesinden bir kötülük gelmez; ama küçüklere, kibar olmayanlara,
kölelere sakın açmayın!... Öyledir kişioğlu: kendisi için ille birtakım
ayrıcalıklar ister. Eski acunun kibarlığı, aristokratlığı yıkıldı ama onun
yerine aydınlar türedi...
Bir kişi olarak ilk ödevimiz, yalan olduğunu anladığımız düşüncelerden
benzerlerimizi yani bütün kişileri kurtarmaya çalışmaktır. "Ben bunun
yalan olduğunu biliyorum, ben buna inanmıyorum, ama kamunun bu bağlar altında
kalması, onun anlamaması daha iyi olur." diyen kimse, öğrendiği anladığı
doğrulara layık olmayan kimsedir. İnandığı bir şey yoktur onun: Bir şeyin ne
doğru olduğunu düşünür, ne de yalan olduğunu. Ancak kendisini düşünür,
büyük görmek için bir yol arar.
Her doğru söylenebilir, her doğru söylenmelidir, yoksa çevremizi
aldatıyoruz, çevremize yalan yayıyoruz demektir.
|
25 Ağustos 2014 Pazartesi
24 Ağustos 2014 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)